5 Mayıs 2009 Salı

TürkBirDEV

Hakkımızda


Hiç düşündünüz mü?

George Washington komutası altında, İngiliz imparatorluğuna karsı verilen ve kazanılan bağımsızlık savasından 13 yıl sonra, 1789'da, 13 "İngiliz sömürge eyaleti" aralarında anlaşarak Amerikan Birleşik Devletlerinin temelini attılar.

http://en.wikipedia.org/wiki/Image:US_states_by_date_of_statehood.gif

1945 yılında 7 ülke ile kurulan Arap Birliği’nin buğun 23 üye ülkesi vardır.
http://en.wikipedia.org/wiki/Arab_League

Irki ayrı, dilleri ayrı, kültürleri birbirinden değişik ve hatta birbirleri ile yıllarca çatışan mezheplerin oluşturduğu 6 kurucu üye ülkeler (Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg) 1957 yılında Avrupa Birliği’ni gerçekleştirdiler.

http://www.abgs.gov.tr/ab_dosyalar/ab_tarihce.htm

Afrika ülkeleri 2002'de 53 üye ülkenin katilimi ile kendi birliklerini kurdular.
http://www.africa-union.org/

Ya bizler; tarihi, kültürü, dili ve özü bir olan Türkler?

Günümüz dünyasında "güçlü" olmanın "birlik" kurabilme ile mümkün olduğunu idrak eden ve birliklerini kurabilen bir-çok dünya ülkesi, birliklerini kuraMayan diğer ülkeleri daha da küçülterek yönetmek ve kendi imparatorluklarına dâhil etmek yolunda giderken, bizlere iki seçenek gözükmektedir;

Ya parçalanacağız ve bu birliklerin birer parçaları ve/ya nüfuzları altında olacağız,

Ya da kendi birliğimizi kurup, "güçlü" ülkeler ve birlikleri arasında yerimizi alacağız..

Sonuç itibari ile, 250 Milyon'dan fazla Türkün yasadığı dünyamızda, AB seklinde ama kendimize özgü bir Türk Birliğinin kurulması, 7 bağımsız Türk Devletinin TürkBirdev olarak ekonomik ve askeri güçlerini bir birlik altında toplama gereği artik kaçınılmaz hale gelmiştir.

Neden TürkBirDev?

Çünkü;
  1. Gereklidir
  2. Gerçekleştirilebilirdir.

Gereklidir

Türkiye ve diğer Türk Devletleri su an kritik bir geçiş süreci içindedirler. Yedi bağımsız Türk devleti, diş ve iç güçler tarafından, bir-çok yöne çekilmeye çalışılırken, "en doğru olan" bir kurtuluş yolu aramaktadırlar. Bizler inanıyoruz ki, "en doğru yol" Türk Birliği yoludur.

TB, sadece Türk milleti için değil, ayni zamanda kalıcı bir dünya barısı için de gereklidir. Oyleki, Türk Dünyası dört büyük imparatorluk haline gelmiş veya gelmekte olan, ekonomik güçler tarafından sarılmıştır; batımızda AB imparatorluğu, kuzeyimizde Rusya imparatorluğu, doğumuzda Cin İmparatorluğu ve güneyimizde (bizim bir kısmımızın da içinde olduğu) Amerikan imparatorluğudur.

Bu tabloyu göz önünde bulundurarak, su an başlamak koşulu ile gelecek on yıl içinde;

  • Ya, önümüzdeki fırsatları iyi değerlendirebileceğiz ve AB modeline yakın, kendimize özgü bir Türk Birliğini gerçekleştirebileceğiz;
  • Ya da, bazı sınırlarımız fiziken ve diğerleri nufuzen yeniden çizilecek ve Türk Dünyası değişik güçlerin etkisi ve yönetimi altına girecektir ki, bu Türk dünyası için hazin bir kayıp olduğu kadar, dünya barısı içinde büyük bir tehlike oluşturacaktır. Öyleki, TB’nin gerçekleşemediği bir coğrafyada, bu dört ekonomik gücün, sınırları ve milli çıkarları karşı-karşıya gelmiş olması ile ikili bir kutuplaşma ortaya çıkacaktır ki bunun işaretlerini şimdiden Sanghi anlaşması ve AB –ABD işbirliği ile görmek mümkündür.

Engeller Nelerdir?

TürkBirDev üyelerinin katıldığı aşağıda bir aynısının görüldüğü ankete göre;

http://groups.yahoo.com/group/TurkBirDev/polls


Seçenekler Oylar %
1 Hiç bir engel yoktur 39 13
2 Türk cumhuriyetlerinde demokrasinin oturmamış olmasıdır 7 2
3 Dilde birlik olmaması 10 3
4 Her Türk Cumhuriyetinin ekonomileri ayni düzeyde olmamaları 3 1
5 Rusya 9 3
6 Amerika 23 8
7 Cin 3 1
8 Iran 2 0
9 Türkiye ve diğer Türk devletleri arasındaki Ermenistan toprağı 6 2
10 Diş güçlerin bir "Kürdistan" yaratma çabaları 3 1
11 Avrupa Birliği 9 3
12 Türk Devlet başkanlarının isteksizliği 37 12
13 Türkler arasındaki gönül bağının olmaması 24 8
14 Kişisel çıkarların çatışması 17 5
15 TB için ciddi bir atilim yapılmamış olması 95 33

Üç en büyük engel

  • Türkler arasında gönül bağının olmaması 37 üye %12
  • Hiçbir engel yoktur 39 üye %13
  • TB için ciddi bir atilim yapılmamış olması 95 üye %33

Neden Gerçekleştirilmelidir?

Türk Birliği, AB için en iyi ve geçerli bir seçenektir. Türk Birliği, Türk milletinin “milli” meselesi olan Kıbrıs, ege adaları, Bati Trakya, sözde ermeni soykırımı, Karabağ, Güney Azerbaycan, Doğu Türkistan, Kerkük ve Kürt sorunları gibi birçok meseleyi, Türk Ulusunun lehinde çözüme kavuşturacak bir formüldür.

Ekonomik ve Askeri güçlerimizin birleşmesi ile oluşacak kaynak ve tasarruflardan elde edilen imkânlarla ortak iç sorunlarımız olan yüksek issizlik, eğitimsizlik oranları kısa bir sure içinde aşağı rakamlara çekilebilecektir; hammaddelerimiz TB içinde islenebilecek ve üretici durumuna gelinebilecektir; diş borçlar ödenebilecek ve IMF ve diş ülkelerin baskı ve yönlendirmelerinden kurtulunabilecektir.

Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanan toprakları ile TB, gerçekleşme aşamasında olan 4 imparatorluk(!) arasında güç dengelerini sağlayacak ve kalıcı bir dünya barışına katkıda bulunacaktır.

Gerçekleştirilebilir-dir!

TürkBirDev Topluluğu, Avrupa Birliği seklinde fakat Türk milletine özgü bir birliğin önümüzdeki 10 yıl içinde, 2017'ye kadar 7 Türk devleti arasında gerçekleştirilebileceğinin gayet olasılıklı olduğu inancındadır.

7 Türk Devleti kendi hür iradeleri ile bir araya gelebilecek, bir Ortaklık Belgesi oluşturabilecek ve müzakere edebilecek bağımsızlığa sahiptirler. Bu hür iradenin ortaya çıkabilmesi ve eyleme dönüşebilmesi için,

  1. Hâlihazırda halkı temsil eden milletvekillerinin ve ülkeyi yöneten devlet adamlarının kararlılığı,
  2. Ve/ya tabandan, halktan gelen bir istek ve bu isteğin oylara dönüşmesi gerekmektedir.

MÜZAKERE MADDELERİ

  1. Vize zorunluluğunun ortadan kaldırılarak kişi, mal, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımı;
  2. Ortak eğitim, kültür, tarım, balıkçılık ve taşımacılık siyaseti;
  3. Ortak su, enerji ve uzay araştırma siyaseti;
  4. İktisadi ve parasal birlik ve vergilendirme;
  5. Ortak diş siyaset ve güvenlik;
  6. Ortak savunma sanayi ve ordusu;
  7. Bir “Merkez Bankası”nın oluşturulması
Müzakere edilebilecek belli başlı bu 7 maddeden ilki bugün dahi kararlaştırılıp 7 Bağımsız Türk Devleti tarafından kanunlaştırılarak yürürlüğe konulmasında hiç bir engel yoktur ve Türk Birliği’nin gerçekleştirilebilmesi için gerekli ilk adimdir.

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Atatürk



Türk milliyetçisiyim

"Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum. Böyle öleceğim. Türk birliğinin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk birliğine inanıyorum, onu görüyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk birliğiyle açacaktır. Dünya sükûnunu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk'ün varlığı bu köhne âleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecek."

Mustafa Kemal Atatürk

Atatürk'ün Özdeyişleri

- Ne mutlu "Türküm" diyene.

- Geldikleri gibi giderler.

- Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak
Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.

- Bu millete çok şey öğretebildim ama onlara uşak olmayı
bir türlü öğretemedim.

- Yurtta sulh, cihanda sulh.

- Sizlere saldırmanızı değil, ölmenizi emrediyorum.

- Memleketin efendisi hakiki müstahsil olan köylüdür.

- Doğruyu söylemekten korkmayınız.

- Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir.
Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve
hissediyorsanız bu yeterlidir.

- Türkiye Cumhuriyeti mutlu, zengin ve muzaffer olacaktır.

- Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.

- Ordular, ilk hedefiniz Akdenizdir. İleri !

- Büyük hedefimiz, milletimizi en yüksek medeniyet seviyesine
ve refaha ulaştırmaktır.

- Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.

- Süngülerle, silahlarla ve kanla kazandığımız askeri zaferlerden
sonra, kültür, bilim, fen ve ekonomi alanlarında da zaferler
kazanmaya devam edeceğiz.

- Zafer, "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı ise,
"Başaracağım" diye başlayarak sonunda "Başardım"
diyebilenindir.

- Egemenlik verilmez, alınır.

- Egemenlik, kayıtsız şartsız ulusundur.

- Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.

- Öğretmenler: Yeni nesiller sizlerin eseri olacaktır.

- Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.

- Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı varolmalarının
yegane koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır.
Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz
ve yaşamayacaktır.

- Biz Türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.

- Milletimiz davranışlarında ve gayretlerinde sarsılmaz bir
bütünlük gösterdiği için başarılı olmuştur.

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi


Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza
ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en
kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek
isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve
Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde
bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve
şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve
Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir
galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın
kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları
dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün
bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde
iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde
bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini,
müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru
zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!

İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklal ve
Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil
kanda mevcuttur.


T.B.M.M. 6 Mart 1922 - Efendiler!





Efendiler! Avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vâdisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklâl vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin?... Tarih, böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK


T.B.M.M. 6 Mart 1922

Atatürk'ün Bursa Nutku

"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır.Yine düşünecek; “Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.” Diyecek.

Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!

3 Mayıs 2009 Pazar

Nutuk( Yeni Türkçe) İndir-Oku




Rahmetli Bedi Yazıcı Tarafından Günümüz Türkçesine Çevrilmiş PDF Hali
indirmek için tıklayınız...


indirmek için mausenizin sağ tuşuna tıklayıp farklı kaydet ve tamam demeniz yeterli.

Akdeniz Bölgesi ve Antalya


Akdeniz Bölgesi, Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinden biridir. Anadolu’nun güneyinde Akdeniz kıyısı boyunca uzanır. Genişliği 120-180 km arasında değişir. Batı ve kuzey batısında Ege Bölgesi, kuzeyinde İç Anadolu Bölgesi, doğusunda Güneydoğu Anadolu Bölgesi, güneyinde ise Akdeniz bulunur. Güneydoğudan Suriye ile komşudur. Türkiye’nin başka bölgelerinde olduğu gibi Akdeniz Bölgesi’nde de bölge sınırları ile yönetim birimleri olan illerin sınırları tümüyle çakışmaz. Akdeniz Bölgesi sınırları içerisindeki iller şunlardır:

Konu başlıkları


Konumu ve Sınırları

Adını güneyindeki denizden alan Akdeniz Bölgesi, kuzey batıda Ege Bölgesi, kuzeyde İç Anadolu Bölgesi, kuzeydoğuda Doğu Anadolu Bölgesi ve doğuda Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile komşudur.

Kıyı uzunluğu doğuda Suriye sınırından batıda Marmaris'e kadar 1542 Km’dir. Bölgenin batı sınırı daha batıdaki Marmaris'in aksaz beldesini de içine alır.

Akdeniz Bölgesi'nin yüzölçümü 89.493 km2 dolayındadır; Türkiye toplam alanının yaklaşık %14’ünü kaplar. Yüzölçümü bakımından Türkiye'nin dördüncü büyük bölgesidir ve nüfüsunun en çok değil ama fazla olduğu bir coğrafi bölgedir

Yeryüzü şekilleri

Akdeniz bölgesinin dağlık ve oldukça engebeli bir yapısı vardır. Bölgenin yeryüzü şekillerinin ana çizgilerini Toroslar belirler. Antalya Körfezi’nin iki yanında yer alan Batı Toroslar, Kuzeyde Göller Yöresinde birbirine yaklaşıp sıkışır. Teke Yarımadası’nın batısında beliren Batı Toroslar, Taşeli Plato’suna kadar uzanır.

Genellikle kalker ve ofiyolitli kayalarından oluşan bu dağlar kırıklı ve kıvrımlı bir yapı gösterir. Batı Torosların en yüksek noktası Beydağlarındaki 3096 m’lik Kızlar Sivrisi Tepesidir. Göller Yöresi’nin kalker oluşumu, sarp dağlarının ortalama yüksekliği 2000-2005 m arasındadır. Yüksek kütleler arasında Avlan, Gördes, Söğüt gibi karstik kökenli çanak biçimli çukur alanlar vardır.

Bu kesim aynı zamanda düden, obruk, mağara, yer altı dereleri, suyutan ve voklüz kaynakları gibi karstik şekiller bakımından da zengindir.

Türkiye’nin, Beyşehir ve Eğridir gibi büyük tatlı su gölleri buradadır. Batı Toroslar, dik eğimli yamaçlarından inen bol sulu akarsular tarafından parçalanmış ve genellikle boylamasına uzanan derin vadiler ortaya çıkmıştır.

Orta Toroslar, güney batıdaki Taşeli platosu ile kuzey doğudaki Uzun Yayla arasında uzanır. Bu kesimdeki başlıca yüksek kütleler batıdan doğuya doğru Bolkar Dağları, Aydos Dağları, Aladağlar, Tahtalı Dağlar ve Binboğa Dağlarıdır.

Orta Torosların en yüksek noktası Aladağlar’da 3756 m’ye yetişen Demirkazık Tepesidir. Orta Toroslar Uzun Yayla’da 1500m yüksekliğindeki bir platoya dönüşür. Orta Toroslar kuzey-güney doğrultusunda akan bol sulu akarsular tarafından parçalanmıştır. Göksu, 130 km uzunluğundaki Limonlu Çayı, Tarsus çayı bunların başlıcalarıdır. Bu akarsular kalker oluşumlu dağlar arasında, derinliği 1000m’yi bulan vadiler açar ve yörenin yüzey şekillerinin sert bir görünüm almasına neden olur.

Amanos Dağları (Nur Dağları), Toroslar dağ sisteminin en güneyindeki bölümünü oluşturur ve İskenderun Körfezinin doğusunda dik bir duvar gibi yükselir.

Lübnan topraklarından doğarak kuzeye doğru akan ve Antakya yakınlarında dik bir açıyla batıya dönen Asi Irmağı, Amik Ovasının Güneybatı ucunda, geniş tabanlı bir vadiden geçer ve Samandağı yakınlarında Akdeniz'e dökülür.

Çukurova, doğuda Amanos Dağları, batıda ise Orta Toroslarla sınırlanır. Bu geniş düzlük batıda Seyhan doğuda Ceyhan ırmaklarının taşıdığı alüvyonlarla oluşmuş büyük bir delta ovasıdır. Çukurova’nın kuzey kesimleri bu iki ırmağın kolları ile yeryer parçalanmış bir plato görünümündedir; buna karşılık güneyde tekdüze bir hal alır. Bölgedeki en önemli akarsular doğudan batıya doğru sırasıyla Asi, Ceyhan ve Seyhan ırmakları ile Göksu, Köprü Suyu, Aksu, Eşem ve Dalaman çaylarıdır.

Başlıca doğal göller Beyşehir, Eğridir, Burdur ve Suğla gölleridir. Kıyılarda ise irili ufaklı birçok lagün vardır. En önemli yapay göller ise Seyhan ve Aslantaş baraj gölleridir.

Akdeniz kıyıları genellikle, az girintili çıkıntılı olması ve geniş yaylar çizmesi bakımından Karadeniz kıyılarına benzer; kıyı sahanlıklarına da pek rastlanmaz. Bölgenin en batı kesiminde ise dağlar kıyıya dik uzandığı için, burada Ege kıyılarına benzeyen daha girintili çıkıntılı bir kıyı tipi vardır. Bu kıyıların, yakın zamanlardaki bir deniz düzeyi yükselmesi sonucu oluştuğu sanılmaktadır. Engebeli kıyının içine sokulmuş küçük koylar, adalar ve yarımadalar bu yükselme nedeniyle ortaya çıkmıştır.

Bitki örtüsü

Dağların denize bakan yamaçlarında makilikler ve yer yer yüksek ormanlar kaplı ve arkalarında çukur alanlar ise karasal etkilerin arttığı bir iklim tipine rastlanır. Yine de Akdeniz’in etkisi nedeniyle bu kesimlerdeki iklim, İç Anadolu’daki kadar şiddetli karasal özellikler taşımaz. En sıcak ay ortalaması kıyılardaki 27-28 °C, iç kısımlar 23-25 °C dir; en soğuk ay ortalaması ise kıyıda 10 °C dolayında iken iç kısımlarda 1,5-2 °C kadar iner. Benzer biçimde, yıllık ortalama sıcaklık kıyılarda 18-20 °C, iç kısımlarda ise 12-14 °C kadardır. Yine Türkiyenin ortalama sıcaklıgı en yüksek noktası da buradadır Mersin kent merkezinin ortama sıcakklığı yıllık 22 °C dir. Bu sayede turizm gelişmiştir. Turizm bölgenin önemli geçim kaynaklarındandır. Aynı zamanda iklim şartları nedeniyli bitki örtüsü makidir ve aynı zamanda yazları sıcak ve kurak kışları ise ılık ve yağışlı geçer. Yinede bu bölgede ortalama derece yazları 18°-30° derece kışları ise ortalama 8°-10° derece arasında yer alır. Bitki örtümüz maki defne , keçiboynuzu , zeytin gibi bodur vede kısa ağaçlardan oluşur.Fakat bu ağaçlar orman ağaçlarına nisbeten sıcağa ve soğuğa daha dayanıklıdır.

Nüfus ve Yerleşme

2007 nüfus sayımı sonuçlarına gore Akdeniz Bölgesinin nüfusu yaklaşık olarak 8,9 milyondur.. Akdeniz bölgesi kıyı bölgelerimize göre daha az nüfusludur. Nüfus yoğunluğunun en az olduğu yerler Teke ve Taşeli Platosu ile dağlık alanlardır. Akdeniz bölgesi sulak ve kurak olmayan bir bölge oldugundan nüfus dağınıktır.


ANTALYA



Antalya

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Git ve: kullan, ara
Antalya
Antalya Yat Limanı ve Kaleiçi
Antalya Yat Limanı ve Kaleiçi
Official logo of Antalya
Antalya Büyükşehir Belediyesi belirtkesi
Türkiye'deki yeri ve merkezin konumu.
Türkiye'deki yeri ve merkezin konumu.
Ülke Türkiye
Bölge Akdeniz Bölgesi
İl Antalya
Yönetim
- Belediye başkanı Mustafa Akaydın (CHP)
- Vali Alaaddin Yüksel
Yüz ölçümü
- toplam 20,815 km² (8 sq mi)
Rakım 39 m (128 ft)
Nüfus (2008)
- Toplam 1,273,940

[1]
Zaman dilimi GM+2
Alan kodu (+90) 242


Antalya, Akdeniz Bölgesi'nde yer alan Antalya şehrinin aynı ismi taşıyan merkez ilçesidir.

Antalya, Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden biridir. Doğası, palmiyelerle sıralanmış bulvarları, geleneksel mimarisini korumuş merkezi Kaleiçi ve büyük ölçekli turizm yatırımları ile Türkiye'nin en önemli turizm merkezlerinden biridir.Antalya aynı zamanda, Türkiye'nin büyük ölçekli göç alan kentlerinden biridir.

2008 yılı verilerine göre Antalya şehir merkezinde 641.778 erkek, 632.162 kadın olmak üzere toplam 1.273.940 kişi yaşamaktadır. [2]

Konu başlıkları

[gizle]

Köken bilimi

Antalya’nın Eski Adları: Attaleia, Attalia, Atalla, Sattalla, Atale, Ataliyye, Etaliyye, Adalin, Adalya, Antalya, M.Ö. 7. yüzyıldan itibaren 546 yılına kadar bölgede süren Lidya Krallığının egemenliğine, bu tarihten sonra da Pers egemenliğine girmiştir. Makedon Komutanı Büyük İskender, bölgedeki Pers egemenliğine M.Ö. 336 yılında son vererek bölgedeki bütün kentleri işgal eder. Büyük İskender M.Ö. 323 yılında ölünce, generalleri arasında uzun yıllar süren savaşlar başlar ve bu savaşlar M.Ö. 188 yılına kadar sürer. M.Ö. 3.. yüzyılda Antalya'nın batı kesimi Bergama Kralı II. Attalos'un eline geçer ve Kral Akdeniz'in batı kıyısında kendi adı ile anılan "Attalia"yı; yani bugünkü Antalya Şehrini kurar. Bu tarihten itibaren kent Attaleia adıyla anılır. Daha sonra Adalya ve Antaliya gibi isimler alarak günümüze Antalya olarak ulaşır.

Tarihi

Antalya'nın bilinen kronolojisi:

  • M.Ö. 700 - 546: Lidyalılar Dönemi
  • M.Ö. 546 - 336: Persler Dönemi
  • M.Ö. 336 - 301: Helenistik Dönem
  • M.Ö. 301 - 188: Selevkos Krallığına bağlı Pleistarkos Devlet Yönetimi
  • M.Ö. 188 - 65: Pamfilya Korsanları Dönemi
  • M.Ö. 65-MS 395 : Roma Dönemi
  • M.S. 395 : Bizans Egemenliğinin Başlaması.
  • M.S. 655 : Antalya önlerinde Bizans ve İslam Donanmaları arasında Zat-el Şenari Savaşı yapılması.
  • M.S. 1085 : Süleyman Şah'ın Antalya'yı alması.
  • M.S. 1103 : Bizans Ordusu'nun, Antalya'yı Anadolu Selçuklularından geri alması.
  • M.S. 1206 : Anadolu Selçukluları'nın Bizans'tan şehri geri alması.
  • M.S. 1207 : Antalya Şehri'nin tümüyle Selçuklulara geçmesi.
  • M.S. 1221 : Keykubad'ın, Antalya Körfezi'nin doğusundaki Kalanorasa'yı ele geçirmesi.
  • M.S. 1308 : Antalya'da Teke Beyliği'nin kurulması.
  • M.S. 1361 : Antalya'nın, Kıbrıs Krallığına bağlanması.
  • M.S. 1373 : Mehmet Bey'in Antalya'yı geri alması.
  • M.S. 1426 : Antalya Bölgesinin tamamen Osmanlı Devletine bağlanması.
  • M.S. 1510 : Hasan Halife ve adamlarının, Antalya'nın Kızılkaya nahiyesini basıp yağmalaması.
  • M.S. 1808 : Antalya'da Kadı Paşa isyanı çıkması ve bastırılması.
  • 28 Mart 1919 : Mondros mütarekesi uyarınca, İtalyanların Antalya'yı işgal etmesi.
  • 31Mayıs 1921 : İtalyan birliklerinin Antalya'dan çekilme kararı alması.
  • 1Haziran 1921 : İtalyanların, Antalya'yı boşaltmaya başlaması ve Türkiye Cumhuriyetinin kurulması.

Müslüman Türk Dönemi [değiştir]

Her ne kadar 1215'te Gautler de Montbellard Kıbrıs'tan getirdiği kuvvetlerle şehri ele geçirip Türkleri kılıçtan geçirdiyse de, Antalya 1. Keyhüsrev tarafından schweinekinder geri alınır. XII. yüzyıl sonlarında Selçuklu Devleti sona erince Isparta ve Antalya arasındaki topraklar Teke Aşireti'nin bir kolu olan Hamidoğulları'nın egemenliğine girer. Antalya'yı ele geçiren İlyasbeyoğlu Dündar Bey, buranın yönetimini, kardeşi Yunus Bey'e bırakır. Yunus Bey'in oğulları, Antalya'da hüküm sürdüler. Hamidoğulları'nın bu ikinci kolu Tekeoğuları adıyla anılır. Kıbrıs Kralı Pirre, 1361'de Antalya'yı ele geçirdiyse de, Tekeoğulları'ndan Mehmed Bey, 1373'de şehri geri alır. Bunun oğlu Osman Bey zamanında Antalya, Yıldırım Bayezıd, buranın yönetimini Firuz Bey'e verdi (1391). Ancak Antalya'nın Osmanlılara geçişi konusunda kaynaklara tek bir tarih göstermemektedir ( Oruç Bey ve Neşri'ye göre 1389-1392; İbni Kemal'e göre 1391).

Anadolu'da beyliklerin egemen olduğu bir dönemde, 1335-1340 tarihleri arasında Antalya'ya gelen Arap seyyah İbn Battuta Antalya’dan bahsederken şöyle der:

Kent halkı, ırk ve dinlerine göre ayrı ayrı mahallelere yerleşmişler. Hıristiyan tüccarlar Mina adıyla anılan mahallede otururlar. Bu mahallenin çevresini bir sur kuşatmakta ve Cuma vakti geceleri surun kapıları kapatılmaktadır. Rumlar başka bir mahallede kendi başlarına otururlar. Onların bulundukları yer de bir surla çevrili. Yahudilerin de yine kendilerine ait, surla çevrili bir mahallesi vardır. Müslüman ahaliye gelince, bunlar asıl büyük şehirlerde yaşamaktadırlar. Burası bir Cuma mescidi ve medrese ile birçok hamamı, zengin ve tertipli büyük çarşıları ihtiva etmektedir. Şehrin çevresini, yukarıda kaydettiğimiz bütün mahalleleri de içine alan büyük bir sur Kuşatır

Osmanlı Dönemi

Ankara Savaşı'ndan sonra (1402) Teke ve Karamoğulları'nın Antalya'yı ele geçirme girişimleri boşa çıktı. Antalya, Anadolu eyaletinin Teke Sancağı'na merkez oldu (Elmalı ile birlikte.) II. Bayezıd devri sonlarında şehzade Korkud, bu sancağın başında bulunuyordu. Babası ölünce tahta çıkan Selim'e karşı (Yavuz ) burada ayaklandı. Alanya ise Fatih döneminde 1471 yılında Gedik Ahmed Paşa tarafından alınmıştı.

Kaleiçi'ndeki Osmanlı sokakları.

XVII. yüzyılın ikinci yarısında Antalya'yı gezen Evliya Çelebi, üç yanı bahçelerle çevrili şehrin kale içinde dar sokaklı, 3 bin evli dört mahallesi, kale dışında ise, kuzeyde 20 Türk, 4 Rum Mahallesi bulunduğunu, çarşının surlar dışında yer aldığını, limanın 200 parça gemi alacak büyüklükte olduğunu yazar.

Osmanlı Devleti'nin Abdülmecid devrinde (1847) çıkarmaya başladığı salnamelerde (bugünkü anlamıyla yıllık ) Antalya, Konya'ya bağlı olması sebebiyle " Teke Sancağı" adıyla geçmektedir. Antalya, XIX. yüzyıl sonunda Konya Vilayetinin sancağı durumundaydı.İdari bakımdan 5 kaza ve 9 nahiyeye ayrıldı. Toplam köy sayısı 549 idi. Sancak toplam nüfusu 224 bin kişiydi. Bu nüfusun 15 binini Yörükler oluşturuyordu. Bunlar kışı ovalarda, yaz aylarının ise yayla adı verilen platolarda geçirirlerdi. Nitekim Hazine-i Evrak'ta mevcut 1840 tarihli bir belgeden Antalya Kalesi içindeki yerlere iskanları yetersiz olduğundan, sur dışında bir mahalle kurulması ve oraya bir kapı açılması ve kiliselerin onarılması hakkındaki yazıdan, buraya sürekli değişik dinlerden, değişik yerlerden insanların gelerek yerleştikleri anlaşılmaktadır. Antalya şehri, körfezin ortasında, dik bir kayalığın üzerinde kurulmuştu. ve mutasarrıflık buradaydı. Üç surla çevrili olan kentin çok heybetli bir görünüşü vardı. Bu surların alt bölümlerinde bulunan geniş çukurlar, Düden Çayı'nın sularıyla dolar ve şehir, bu su hendekleriyle korunurdu.

XIX, yüzyıl sonunda Antalya Sancağı'na eğitim ve öğretim faaliyetleri, 2 bin 600 öğrencinin devam ettiği 50 okulla sürdürülürdü.

Antalya'da gerek Selçuklular, gerekse Osmanlılar döneminde merkez ve ilçelere 60'dan fazla medresenin bulunduğu bilinir. Bugün pek çoğu harap olmuş bu yapıların içinde 1250 yılında Selçuklu Veziri Karatay tarafından yaptırılan medreseyle, Elmalı'daki Osmanlılar döneminde Ömer Paşa tarafından yaptırılan medrese, sağlam olarak kalmıştır.

XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun bırakmak zorunda kaldığı topraklardan gelen göçmenlerin yerleştirildiği Antalya, sözü geçen yüzyılın ikinci yarısında Konya Vilayetine bağlanan bin sancağın (Teke) merkezi oldu.

Kurtuluş Savaşı Dönemi

Birinci Dünya Savaşı'ndan önce bu sancak, adı geçen vilayetten ayrılarak bağımsız bir sancak haline girdi. Mütareke döneminde şehir, bir aralık İtalyanların işgali altındaydı. İtalyanlar Antalya halkına, kendilerini Türk dostu olarak göstermeye çalışıyorlardı. Bu amaçla, Yunan işgali bölgesinden Antalya'ya gelen göçmenlere ve yoksul halk tabakalarına çeşitli yardımlarda bulunuyor, ayrıca yollar ve okullar açıyorlardı. Çiftçiyi ve taciri kendi tarafına çekmek isteyen İtalyanlar, gerekli kredileri vermek üzere Banco Di Roma'nın Antalya'da şubelerini açmaktan geri durmadılar. Ancak şehir çok geçmeden boşaltıldı.

Cumhuriyet Dönemi

9 Temmuz 1921 tarihinde İtalyanların geri çekilmesiyle Anadolu Hükümeti'ne bağlandı. Cumhuriyet'in ilanından sonra ise Antalya adı altında, il bazında bugünkü halini aldı.

Coğrafya

Antalya, Akdeniz Bölgesi'nin güneydoğusunda yer alır. Antalya şehir merkezi doğusunda Serik, kuzeybatısında Korkuteli ve Burdur, güneybatısında Kumluca ve Kemer, güneyinde ise Akdeniz ile çevrilidir. Akdeniz ikliminin bitki örtüsü makiler şehir merkezinin de bitki örtüsünü oluşturur. Antalya'nın çevresi Toros Dağları ile çevrilidir. Şehir merkezi Toros Dağları ile Akdeniz arasında kalmıştır.

İklim

Antalya'nın iklimi tipik Akdeniz iklimidir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır. Antalya'nın ikliminin en ilginç yönlerinden biri, Türkiye'nin çoğu bölgesinde kara kış yaşanırken, şehirde görülen ılık ve güneşli havadır. Antalya'da kışın bile güneşli havada şehirde yaşayan insanlar ve bazı turistlerin denize girildiği görülmektedir.Ayrıca bazılarının denize girebildiği o kış günlerinde 30 km. ilerdeki Bey Dağlarında kayak yapılabilmektedir.


Ortalama Veriler
Aylar Oca Şub Mar Nis May Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Arl
Ortalama °C 9.6 9.9 12.2 15.8 20.3 25.3 28.3 27.8 24.3 19.5 14.2 10.8
Ort.En Yüksek °C 15.0 15.3 17.9 21.4 25.9 31.3 34.4 34.3 31.3 26.9 20.8 16.3
Ort.En Düşük °C 5.6 5.7 7.4 10.6 14.5 19.0 22.1 21.8 18.6 14.5 9.8 6.8
Ort. Güneşlenme Süresi (saat) 5.3 6.1 6.9 8.0 9.9 11.6 12.0 11.6 10.0 8.1 6.3 4.9
Ortalama Yağışlı Gün Sayısı 12.4 10.4 9.0 7.3 5.4 2.9 1.5 1.5 2.0 5.6 7.8 11.5
Kaynak: meteor.gov.tr

Nüfus

Antalya'nın nüfusu 2008'de yapılan sayıma göre 775.157'dir.Bunun 388.133'ü erkek, 387.024'ü kadındır.Türkiye'nin sekizinci büyük şehri olmakla birlikte yoğun göç almaktadır.2009 nüfusu ise 913.000'dir.Akdeniz Bölgesi'nin Adana'dan sonra ikinci büyük şehridir ve bir çok turistik özellik taşır.

Antalya'da şehir nüfusu 1927-2000
Yıl 1927 1935 1940 1945 1950 1955 1960 1965 1970 1975 1980 1985 1990 2000
Nüfus 17.000 23.000 25.000 26.000 28.000 36.000 51.000 72.000 95.000 258.139 378.208 603.190 775.157 1.273.940
Antalya Körfezi Panaroması
Antalya Körfezi Panaroması

Yeraltı Zenginlikleri

Antalya yeraltı kaynakları bakımından çeşitli bir bölgedir. Bölgede zımpara, barit ve boksit madenlerinin yanı sıra altın, gümüş, krom, bakır, kurşun, çinko, mangenez, kuvarsit, maden kömürü, dolomit, alüminyum ve olivin madenlerinin aranması ve işletilmesi faaliyetlerinde bulunulmaktadır.[3]

Antalya'da Deprem

Antalya, Türkiye Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi'nin hazırladığı Deprem Riski Haritası'nda Antalya ikinci dereceden deprem bölgesidir. Ama Antalya merkezli bilinen (sismografın icadından sonra) büyük bir deprem yoktur. Sadece Antalya'nın batısındaki Elmalı ilçesinden geçen Helen Yayı'nın uzantısı bulunmaktadır.Bu hat Burdur-Isparta hattında çeşitli kırıklar oluşturmuştur. Buradaki deprem riski olan yerler Antalya çevresinde olduğu için Antalya ikinci dereceden deprem bölgesi sayılmaktadır.

Ulaşım

Antalya'ya kara, hava ve deniz yoluyla ulaşım mümkündür. Antalya Havalimanı yaz aylarında turizmin de etkisiyle iki dakikada bir uçağın indiği bir havalimanıdır.[4] Antalya'ya karayoluyla dört farklı yoldan (Kemer yönü-Aksu yönü-Korkuteli yönü-Yeşilbayır yönü) ulaşılabilir. Antalya'da ulaşımı olmayan bir belde ve ya köy bulunmamaktadır.

Önemli Yerlere Uzaklığı

Antalya'ya havayolu mesafeleri

Mesafe Saat
Antalya-İstanbul 724 km. 1 saat 15 dakika
Antalya-Ankara 544 km. 1 saat 5 dakika
Antalya-İzmir 446 km. 1 saat 15 dakika
Antalya-Bursa 537 km. ~1 saat
Antalya-Adana 558 km. ~45 dakika
Antalya-Diyarbakır 1077 km. ~1 saat 45 dakika
Antalya'ya karayolu mesafeleri

Mesafe Saat
Antalya-İstanbul 724 km. ~9 saat
Antalya-Ankara 544 km. ~7.5 saat
Antalya-İzmir 446 km. ~7 saat
Antalya-Bursa 537 km. ~7.5 saat
Antalya-Adana 558 km. ~6 saat 45 dakika
Antalya-Diyarbakır 1077 km. ~12 saat


Şehir İçi Ulaşım

Antalya Hafif Raylı Sistemin Ulaşım Haritası

Şehir içi toplu ulaşım Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin yetkisinde ve sorumluluğundadır. Belediye otobüsleri vasıtasıyla şehrin hemen her yerine ulaşım sağlanabilir. Toplu ulaşım hizmetlerinin hat ve güzergâhları ile birbirini tamamlaması için otobüs ve minibüs ulaşım hizmet bütünlüğü sağlanmıştır. Antalya'da 1999 yılından beri Müze-Zerdalilik hattında tramvay hattı mevcuttur. Ayrıca Antalya'da 2008 yılında hafif raylı sistem için çalışmalar yapılmıştır. Tüm toplu taşıma araçlarında bilet yerine geçen Antkart adlı elektronik bir kart Antalya ulaşımının bütünlüğünü sağlamaktadır.

Turizm

Antalya'ya 2008 yılında 8.564.513'ü yabancı, 428.624'ü yerli turist gelmiştir.[5]

Aspendos

Aspendos

Aspendos, Antalya ili Serik ilçesinde bulunan Belkıs köyünde yer alan amfi tiyatrosuyla meşhur bir antik kenttir. Aspendos, Serik ilçesinin 8 kilometre doğusunda, Köprüçayı'nın dağlık bölgesinden düzlüğe ulaştığı yerde M.Ö. 10. yüzyılda Akalar tarafından kurulmuş ve antik devrin mamur zengin kentlerinden biridir. Buradaki Tiyatro M.S. 2. yüzyılda Romalı'lar tarafından inşaa edilmiştir. Kent biri büyük, biri küçük iki tepe üzerine kurulmuştur. Coğrafyacı Strabon ve Pamponrus Mela, Kentin Agruslularca kurulduğunu yazarlar. Bölgeye M.Ö. 1200'den sonra Yunan göçleri olmuştur oysa Aspendos adının kaynağı Rumlardan önceki yerli Anadolu dilidir. Önemli bir ticaret yolu üzerinde olduğu ve Köprüçay Irmağı ile limana bağlandığı için Aspendos, her çağda ele geçirilmek istenen kentler arasında yer almıştır.

Perge

Perge

Perge, Antalya'nın 18 km doğusunda, Aksu ilçesi sınırları içinde bulunan bir antik kenttir. M.Ö 12. yüzyılda kuzey Anadolu'dan güney kıyılara büyük bir Yunan göçü oldu. Bu gelenler modern Antalya şehrinin doğusuna yerleştiler ve bu bölgeye Yunanca'da "Irkların Ülkesi" anlamına gelen Pamphylia denildi. Perge de, Kilikya - Pisidya ticaret yolunun üstünde yer aldığı için önemli bir Pamphylia şehridir. O dönemde yaygın olan korsan saldırılarından korunma amacıyla iç kesimde kurulmuştur. Şehrin kuruluşu diğer Pamphylia şehirleriyle aynı zamana rastlar (M.Ö. 7 yüzyıl). Ana tanrıçası Perge Artemisi olan Perge hristiyanlar için önemli bir kent idi. M.S. Aziz Paulos ve Barnabas Perge'ye gelmiştir. Magna Plancia gibi kimi zenginler Perge'ye önemli anıtlar kazandırmışlardır.Perge'deki diğer yapılar, nekropol, surlar, gymnasium, hamam, anıtsal çeşme ve kapılardır.

Konyaaltı Sahili

Konyaaltı sahili

Antalya'da, falezlerin batısından başlayıp kıyı şeridi boyunca uzayan sahil hattıdır. Sahil boyunca bir çok hotel ve konaklama tesisi bulunmaktadır. Turizm genellikle burada ve Lara sahilinde yaygındır. Yerli ve yabancı turistler için falezlerin hemen bitişiğinde bulunan Beachpark işletmesi ise Konyaaltı sahilinde bir çok aktivitenin yapldığı yerdir.

Turistik Değeri Olan Alanlar

Antalya ve çevresinde birçok antik şehir yer alır. Antalya yolu üzerindeki Aspendos, Perge ve Side bunlardan bazılarıdır. Bu tarihi yerlerden başka Antalya sahil ve plajlarıyla da bilinir. Konyaaltı, Karpuzkaldıran ve Lara sahilleri ünlüdür. Antalya ayrıca şelaleler şehri olarak da ün yapmıştır. Düden, Manavgat ve Kurşunlu Şelaleleri, yerli ve yabancı binlerce turistin uğrak yerleri arasında yer alır. Yayla ve kış sporlarının yapıldığı Beydağları ve Saklıkent ise şehrin birer doğal güzellikleridir.

Antalya'da büyük miktarda Sur, kilise, cami, medrese, mescit, han ve hamam vardır. Kaleiçi surlarının çepeçevre sarıp kucakladığı yat limanı (Marina) şehrin en eski yerleşim birimidir. Antalya'nın simgesi olan Kaleiçi'nde Yivli Minare, Kesik Minare Saat Kulesi ve tarihi evleri bulunur .

Antalya'da Türkiye'nin 3 Doğal Şelalesi bulunmaktadır bunlar:

Antalya'da turizmin gelişmesi ile birlikte Kundu, Boğazkent Beldibi ve Belek turizm bölgeleri açılmıştır. Antalya'ya yazın önemli miktarda turist akın etmektedir.


İslam Kültürünün Antalya'ya Etkisi

M.S. 1207 yılında Selçuklu Hükümdarı Gıyaseddin I. Keyhüsrev'in bu bölgeyi ele geçirmesiyle Antalya'da Müslüman Türk kültür dönemi başlar. Günümüze kadar kalan camiler, medreseler ve kütüphaneler bu dönemdeki eğitim ve kültür faaliyetlerinin eseridir. Antalya'da gerek Selçuklular, gerekse Osmanlılar döneminde merkez ve ilçelere 60'dan fazla medresenin bulunduğu bilinir. Bugün pek çoğu harap olmuş bu yapıların içinde 1250 yılında Sleçuklu Veziri Karatay tarafından yaptırılan medreseyle, Elmalı'daki Osmanlılar döneminde Ömer Paşa tarafından yaptırılan medrese, sağlam olarak kalmıştır. Bugün Akdeniz bölgesinin batısında, Klasik Çağ'da "Pamfilya (Pamphylia) adı ile anılan yörede, Köprüsuyu (Eurymedon) Çayı'nın batı kıyısında ve Antalya ilinin 48 kilometre doğusuna düşen, bugün Balkız Köyü'nün yerinde kurulan önemli bir klasik kenti olan Aspendos (Espendüs: Belkis Harabeleri), klasik çağ kenti idi. Karain Mağarası paleolitik,mezeolitik, neolitik ve Roma kültür tabakalarını vermekte, Türkiye'de en sürekli yerleşme yeri olarak kabul edilmektedir. M.Ö. VIII- VII yüzyıllarda Yunanistan'dan Doğu yönüne gelişen göçte, Yunanlılar Pamfilya'ya gelerek, Pere, Aspendo, Side, Silyon gibi şehirleri kurmuşlardır. Buralarda yapılan arkeolojik araştırma ve kazılar sonucu, agora, ana caddeler, gymnasion, hamam, kapılar, mezarlıklar, çeşme, stdion, surlar, su yolları, tapınak, tiyatro ve bazilika kalıntılar ortaya çıkarılmıştır. Selçuklu ve Osmanlı dönemi eserleri arasında en önemli yeri, bölgenin en tanınmış eseri olan "Yivli Minare Külliyesi'dir. Antalya'daki Selçuklu hanlarını üç bölüme ayırmak mümkündür. Birincisi Konya- Beyşehir- Eğridir- Isparta üzerindeki hanlar. Burdur ile sınırları içinde bulunan Susuz Han'dan sonra, bu yol üzerinde bulunan ve Antalya il sınırları içinde yer alan Kırgöz ve Evdir hanları vardı. İkinci bölümde Konya- Beyşehir- Seydişehir üzerinden sahile inen yol üzerindeki Eynif Ovası'nda yer alan Tol Hanı bulunur. Üçüncü bölümde ise Antalya'dan başlayarak Adana'ya kadar uzanan sahil yolu üzerinde bulunan hanlar yer alır. Antalya il sınırları içinde Pazarcık, Kargı, Alara Şarapsa hanları vardır. Alara Hanı (H. 629) Sultan Alaaddin Keykubat; Evdir Hanı, I.İzzeddin Keykavus (1210-1219) Kırgız Hanı, Burdur- Antalya yolu üzerinde Keykubat oğlu Keyhüsrev (H. 644); Şarapsa Hanı, II.Gıyaseddin Keyhüsrev (H. 1236-1246) tarafından yaptırılmıştır. Antalya'da, Selçuklu Dönemi eserlerini içinde bulunduran yapı topluluğu şunlardır: Çok Kubbeli Ulu Camii ( 1219-1236) , Ulu Camii Medresesi (XIII. yüzyıl), Atabay Armağan Medresesi (1236), Mevlevihane ( XVIII. yüzyıl) Zincir Kıran Mehmed Bey Türbesi (1377) , Nigar Hanım Türbesi ve Yivli Minare Hamamı'dır. Medrese olarak Karatay Medresesi, Selçuklu Veziri Abdullah Oğlu Emir Celaleddin Karatay tarafından 1250 yılında yapılmış olup halen Karadayı Sokağı'ndadır. Mescit ve türbeler olarak Selçuklu dönemi eserleri şunlardır. Ahi Yusuf Mescidi ve Türbesi (1249), Şeyh Şücaceddin Türbesi (1238)

Osmanlı dönemi yapıları şunlardır: Muratpaşa Mahallesi'nde yen alan XVI. yüzyıla ait Balıbey Camii (Hesapçı Sokağı'nda, esası V. yüzyılda yapılmış, bir kiliseden dönüştürülmüş; II. Bayezid'in oğlu Şehzade Korkut'un Antalya Valiliği sırasında verdiği emirle batısına bir minare eklemek suretiyle meydana getirilmiştir. 1470-1509) , mimarı ve kesin tarihi bilinmeyen İskele Camii, Kuyucu Murat Paşa tarafından yaptırılan Kuyucu Murat Paşa Camii (1570), XVII. yüzyılda yapıldığı öne sürülen Tekeli Mahmutpaşa Camii, Varsaklı Camii.

Spor

Antalyaspor

Daha çok bilgi için: Antalyaspor
Antalya Atatürk Stadı Açık Tribün

Şehirde 197 adet tescilli spor kulübü [6] ve 7,443'ü aktif 58.395 sporcu bulunmaktadır. [7] Bu kulüplerde atletizm, basketbol, futbol, güreş, judo, karate, tekvando, tenis, voleybol ve yüzme başta olmak üzere birçok spor dalında faaliyet yapılmaktadır. Antalya'da futbol çok önemli bir yer tutmaktadır. Akrepler takma ismini kullananAntalyaspor, şehrin üst düzeyde tek takımıdır. Antalyaspor Turkcell Süper Lig 'de mücadele etmektedir. Karşılaşmalarını 11.137 kişilik Antalya Atatürk Stadı'nda oynamaktadır. Türkiye'nin ışıklandırmalı statlarındandır.[8]

Antalyaspor Türkiye 1. Liginde (Süper Ligde) hiç şampiyon olamamıştır ve en iyi sezonunu 1998/99 sezonunda 49 puanla 6. olarak geçirmiştir.1 Türkiye Kupası finali oynamıştır. Avrupa kupalarında en iyi başarısı ise 2000/01 sezonunda UEFA Kupası'nda 1. turdur. [9] 2007/08 sezonunda Turkcell Süper Lig'e çıkmıştır. [10]

Kardeş şehirleri